1 Mayıs 2009 Cuma

Dumur

Domates keserken sormuştu bana, nerden estiğini bilmiyorum ama sormuştu işte.
Pat diye, lafı dolandırmadan, gözlerimin içine bakarak, o gün, o sabah sordu bana. "Nerden çıktı şimdi" dedim kendi kendime, "bak ne güzel yemek yapıyordum, zamanımıydı şimdi?" Ama olmuştu bir kere ve öylesine de olmamıştı. Cevap bekliyordu, beklentisi odayı dolduruyordu, sırtımda yürüyüp beni ürpertiyordu. Telefon çalsın, yağmur yağsın, sokak bombalansın, ses çıksın istedim. Ne olursa olsun, bir yerden bir ses çıksın, havayı dağıtsın, sırtımı kaşısın istedim. Çıkmadı. Çıt çıkmadı. Biraz daha bekledim, gene bir ses yoktu. Kafamı kaldırdım, o da yoktu. Kestiğim domates de kaybolmuştu. Bütün dünya yok olmuştu. Boşluğun içinde sorduğu soru ile baş başa kalmıştım. Cevap vermek gerekiyordu, benden bir cevap bekleniyordu. Ben de sustum öylece. Sonra soru da kayboldu, kaçtı gitti. Ben de bir yerlere gittim, kafam boşalmıştı. Gözlerimi kapadım bende, biraz daha bekledim. En sonunda cevap da kayboldu. Önemi kalmadı öylece silindi. Gözlerimi açınca domatesi gördüm, öylece süzüldü gözlerimin önünde, peşinden gittim.

Gittim de gittim